Milli Mücadelede Türk Kadını

Tarih boyunca Türk kadını, hayatın her safhasında erkeğinin yanında yer alarak sorumlulukları paylaşmıştır. Kurtuluş Savaşında vermiş olduğu büyük mücadelede erkeği ile omuz omuza yerini almış, düşmana karşı silahı ile savaşarak, cepheye mermi taşı*****, yaralı askerleri tedavi ederek, silah ve giyecek imal ederek, vatanın kurtuluşunda ve bugünlere ulaşmamızda hak sahibi olmuştur.

****** “Söylev ve demeçlerinde” Türk kadınını anlatırken: “Kadınlarımız aslında toplum hayatında erkeklerimizle her zaman yan yana yaşadılar. Bugün değil, eskiden beri, uzun zamanlardan beri, kadınlarımız erkeklerle baş başa, savaş hayatında, ziraat hayatında, geçimin temin edilmesinde, erkeklerimizden yarım adı kalmayarak yürüdüler. Belki erkeklerimiz, ülkeyi zorla ele geçiren düşmana karşı kahramanlıklarını süngüleriyle, düşmanın süngülerine göğüslerini germekle düşman karşısında ispat ettiler. Fakat erkeklerimizin oluşturduğu ordunun hayat menbalarını kadınlarımız işlemiştir.

Ülkenin varlık nedenini hazırlayan kadınlarımız olmuş ve kadınlarımız olmaktadır. Kimse inkar edemez ki, bu savaşta ve ondan evvelki savaşlarda milletin yaşama yeteneğini tutan hep kadınlarımızdır. Çift süren, tarlayı eken, ormandan odunu, keresteyi getiren, ürünleri pazara götürerek paraya çeviren, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber sırtıyla, kağnısıyla,kucağındaki yavrusuyla, yağmur demeyip, kış demeyip, sıcak demeyip, cephenin savaş malzemesini taşıyan hep onlar, hep o ulvi, o özverili, o Anadolu kadınları olmuştur. Bundan dolayı, hepimiz bu büyük ruhu ve büyük duygulu kadınlarımızı şükran ve minnetle sonsuza kadar kutlamalı ve büyük saygı göstermeliyiz.

Milli mücadele yıllarında ülke savunmasında büyük hizmetler veren ve Cumhuriyetin temel taşları olan Tarsuslu Kara Fatma, Erzurumlu Kara Fatma, Gördesli Makbule, Tayyar Rahmiye, Hatice Hatun, Asker Saime Hanım, Nene Hatun, Halide Edip…

HATİCE GÜRKEY: 1888’de Sivas’ta doğmuştur. Öğretmenlik ve Sivas milletvekilliği yapmıştır.

SENİHA HIZAL: 1897’de Adapazarı’nda doğmuştur. Öğretmenlik, müdürlük ve müfettişlik yapmış, milletvekili olarak meclise girmiştir.

ESMA NAYMAN: 1899 İstanbul doğumludur. Öğretmenlik yapmış, Adana Belediyesi Meclis Üyeliği ve Belediye Katipliğine seçilmiş, Seyhan milletvekili olarak meclise girmiştir.

HATİCE ÖZGENER: 1865’de Sivas’da doğmuştur. Öksüzler yurdunda görev yapmış ve Çankırı Milletvekili olarak meclise girmiştir.

BEDİZ MOVOVA: Öğretmenlik ve Bolu Belediyesi Meclis Üyeliği yapmış ve Konya Milletvekili olarak meclise girmiştir.

SATI (HATI) ÇIRPAN: Ankara’nın Kazan Köyünde doğmuştur. Köy Muhtarlığı yapmış daha sonrada Ankara milletvekili olmuştur.

MELİHA ULAŞ: Öğretmenlik yapmış ve Samsundan milletvekili seçilerek meclise girmiştir.

FAKİHE ÖYMEN: Öğretmenlik yapmış ve İstanbul milletvekili olarak meclise girmiştir.

HALİDE EDİP ADIVAR: Öğretmenlik ve müfettişlik yapmış,İstiklal Savaşında Ankara’ya gitmiştir. Halide Edip onbaşı olarak İstiklal Savaşına fiilen katılmış ve önemli hizmetlerde bulunmuştur. 1950-1954 yıllarında milletvekilliği yapmıştır.

NENE HATUN: 9 Kasım 1877’de Aziziye tabyasını kahramanca savunan Erzurum'lu Nene HATUN, savaştan gazi olarak çıkmıştır.

ASKER SAİME: Milli Mücadeleye fiilen katılıp, cephede silah kullanmış ve yaralanmıştır. İzmir’in işgali dolayısıyla mitingde yaptığı konuşma yüzünden tutuklanmıştır. Savaş sonrası ise öğretmenlik yapmıştır.

ŞERİFE BACI: İstiklal Savaşını isimsiz kahramanlarından olan Şehit Şerife Bacı, kahraman Türk anasını kişiliğinde birleştiren müstesna bir Türk kadınıdır.

921-1922 kışı çok çetin geçmişti. Dondurucu soğuğa rağmen İnebolu’dan Ankara’ya cephane taşıyan kafilede bulunanlardan Şerife Bacı, çok zor şartlarda Şehrin kapısına kadar gelebilmiş ve taşıdığı millet yükünü canı pahasına menziline ulaştırmıştır. Ruhunu da orada teslim ederek şehit olmuştur.

KARA FATMA: Kocası ile birlikte Balkan Savaşına katılmıştır. I. Dünya Savaşında 9-10 kadınla Kafkas Cephesine gitmiştir. Eşleri Ermeniler tarafından şehit edilmiş kadınları etrafında toplayarak Ermenilerle çarpışmıştır. Mustafa Kemal’den görev isteyerek görev istemiş ve kurduğu çetesiyle Bursa ve İzmit’in işgalden kurtulması için çarpışmıştır. Sakarya ve Başkomutanlık Savaşına katılmış ve üsteğmen rütbesine kadar yükselmiştir. Emekli maaşını Kızılay’a bağışladı ve 1954’te tekrar aylık bağlandı. Ertesi yıl Erzurum’da vefat etti.

TAYYAR RAHMİYE: Adana’nın kadın kahramanlarından bir başkası… Türk Kuvvetlerinin Fransız Kuvvetleriyle yaptığı muharebeye müfrezesiyle birlikte Rahmiye Hanımda katılmıştır. Çarpışma esnasında ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için ileri atıldığından dolayı kendisine Tayyar Rahmiye lakabı verilmiştir.

GÖRDESLİ MAKBULE: 1921’de Ali Efe ile evlenmiş, onunla birlikte Milli Mücadele’de çete savaşlarına katılmıştır. 17 Mart 1922’de elinde silah, düşmanla en ön safta savaşırken başından vurularak şehit düşmüştür.

HATİCE HATUN: Adana ve yöresinde Fransızlarla çarpışmış ve milis kuvvetlerinde görev almıştır.

Hatice Hatun, Tekir yaylasından Mersine ulaşacak en kısa yolu soran Fransız Kuvvetlerine yanlış yol göstererek kar boğazına sokmuş, askerlerimizin tuzağına düşürerek mağlup olmalarını sağlamıştır.

Görüldüğü üzere, biz Türk'ler kadınlara gereken önemi her zaman vermişizdir. Ancak; bugün kendini medeniyetin tek adresi olarak göstermeye çalışan ve uygarlığı kendisinden başka kimseye yakıştırmayan Batı’da kadın her daim 2. planda kalmıştır. Aslında 2. planda demek de çok doğru bir ifade olmayacaktır. Bugün bize demokrasinin fikir babaları olarak sunulan filozoflarda ve düşünülerde dahi kadın insan olarak görülmemiş, her türlü haktan mahrum bırakılmıştır. 8 Mart’ı Dünya Kadınlar Günü olarak kutlamak da; Orta Çağ’da kadınlarını diri diri yakan Batı’nın iki yüzlüğüne bir örnektir. 8 Mart bir nevi, Batı’nın günah çıkarmasıdır.

Yazımızı bitirirken, Ulu önderin Türk kadınına ithaf ettiği bir sözüyle bitirmeyi uygun görüyoruz.

“Kahraman Türk kadını, sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlarımız üstünde göklere kadar yükselmeye layıksın”

Mustafa Kemal ******